Nietzsche! Düşünce tarihinde çınlayışı en yüksek seslerden biri, Nietzsche! Bütün değerleri yeniden değerlendirmeye açan, geçtiği yerlerde balyoz etkisi yaratan, sert, öfkeli bir rüzgârın sesi, Nietzsche! Kurulu düzenleri, yapıları, ahlak sistemlerini en çok korkutan yıkıcı, kırıcı bir ses, Nietzsche! Fakat işte, açtığı düzlüklerde yeni yaşamlar müjdeleyen, değişim ve dönüşümün olasılıklarını kovalayan, kapalı ve kapatan her şeyi oluş’a açıp hayata katmaya çağıran, bunun için insana benliğini / kendiliğini hatırlatan, her yerden var gücüyle yaşamı olumlayan, sevgili, neşeli bir ses de, Nietzsche!
Bu seslerin en yoğun, en içten duyulduğu eser, Böyle Buyurdu Zerdüşt! Felsefe ile edebiyatı, şiir ile dansı, psikoloji ile biyolojiyi, sanat ile siyaseti iç içe geçiren, birlikte çalıştıran; olabildiğince geniş bu alanların işçilerini kendine çeken; onları fena bozan, dönüştüren, yerlerini değiştiren, sonra yeniden yapan bir yüzey yapıt, Zerdüşt! Metaforlarla, mesellerle, imgelerle, sembollerle, aforizmalarla adeta bir bilmece gibi kurgulanmış, yine de bilinmeyi çok isteyen, kendini açmaya hazır, herkese bir hediye barındıran, nazlı, gizemli bir kuyu yapıt, Zerdüşt!
Böylece meraklısı için yol kendini gösteriyor; Nietzsche’nin çoklu seslerini duymak için Zerdüşt’ü ince ince, yavaş yavaş okumak. Bu karşılaşmanın nasıl olacağı, okumanın nasıl etkiler üreteceği bir muamma, sürpriz. Ama çalışmamızın niyetleri açık: Bu eşsiz, parçalı, çatlak seslerle oluşan büyük felsefenin kilit kavramlarını, temel dertlerini, dünyamıza getirdiği yenilikleri ve çok katmanlı eleştirileri okumak, anlamak, hissetmek; bu özgün edebiyatın ayrıntılarında insan psikolojisinin ayrıntılarını bulmak, her birimiz için özel fısıltıları yakalamak; bir bu kadar önemlisi de, sanat edimi ile varoluş siyaseti arasındaki bağları görmek, kurmak, güçlendirmek; ve her zamanki gibi hepimiz için ortak, “etik yaşam”ı besleyen kaynakları, hayatı iyileştirecek olanakları aramak, soruşturmak.
Bu niyete dahil olmak isteyenlerle 12 haftalık bir sürecimiz olacak; her hafta Salı akşamı saat 20.00’de Zoom üzerinden buluşacağız.
Genel izleğimizi elbette kitabımız belirleyecek. Ama biz kitaba geçmeden, biraz hazırlık yapacağız. Öncelikle Nietzsche’nin neden “büyük” bir düşünür olduğunu anlamaya çalışacağız ve burada, bir “hakikat değeri”nin özüne dair önemli ipuçları yakalayacağız. Bu girişte ben özellikle “boşluk” ve “biçim” arasında bağlantılar kuracağım. Sonra, Nietzshce’nin sıra dışı yaşamındaki belli anekdotlara odaklanacağız.
Nietzsche imgesini çizen bazı kabuller var; mesela hastalık, delilik, gezentilik, yalnızlık ve “kızkardeş rüyası” gibi. Bu imgeleri klişelerden kurtarmak için onları yeniden bir gözden geçireceğiz. Amacımız, bu anekdotların Nietzsche felsefesindeki yerine işaret edip, bağlantılar kurmak.
Sonra kitabın da, yani Zerdüşt metninin de bir bu kadar sıra dışı olan hikâyesiyle tanışacağız. Edebiyat ile felsefenin içli dışlı olduğu, şiir ve aforizmanın bir yönteme dönüştüğü bu kitabı daha tarihsel ve biçimsel açıdan incelerken bile fark edeceğimiz bir şey olacak; Nietzsche ile Zerdüşt birbirine öyle benziyor ki. Zerdüşt’ün bütün dertleri, arayışları, heyecanları, kavgalarıyla Nietzsche’ninkiler öylesine yakın ki. O yüzden bu “tanışma” süreci, hem Nietzsche’nin yaşamının önemli ayrıntılarına, hem genel felsefesine ve bazı çok özel kavramlara, hem de Zerdüşt metnine nüfuz etmemiz açısından önemli bir hazırlık olacak.
Bu çoklu tanışma, 4-5 hafta sürecek. Sonra Zerdüşt’ü ince ince, yavaş yavaş okumaya geçeceğiz. Okuyunca göreceksiniz (ya da daha önce okuduysanız görmüşsünüzdür), kitap müthiş bir bilmeceyi andırıyor; çok çeşitli konular etrafında eşsiz bir ifade gücü, insanın bütün duyularını harekete geçiriyor. Konuşacağımız şeyler ve metnin bizi götüreceği yerler öylesine çok ve çeşitli ki, listeye sığmaz. Ama bu muazzam çeşitlilikte kaybolmamak için, ben her kısmın ve bölümün özünü / meselesini, Nietzsche’nin genel felsefesinin ana hatlarını çizmemize yardımcı olacak şekilde sizlere sunacağım. Sözünü ettiğim ana hat bence çok kabaca şunlardan oluşuyor: Yıkım (hayır diyebilme, yüklerden arınma, etik terk edişler), boşluk (biçim, özgürlük), varoluş (kendilik, çocuklaşma, yaratım). Bu ana temalar altında çok çeşitli alt başlıklar açacağız; örneğin hıncın sosyolojisi, develer, kederli ruhlar ve iktidar, köle ahlakı ve dinler, insan yiyen canavarlar, yüce insanlar ya da soytarılar, büyük kapatmalar, cemaatler ya da sevgisiz birliktelikler, ölümün vaaz edilmesi, yeryüzündeki büyük hastalık: anlamsızlık, haz düşmanlığı, fark korkusu, ölümsüzlük arayışı ya da mumyalama siyaseti, gibi gibi. Bunlara karşın yaratımın güçleri, fizyoloji ya da bir hekimlik pratiği olarak sanat ve felsefe, bedendeki çokluklar (insan hâlâ keşfedilmeyi bekliyor), etkin duygular, efendi ya da güçlü olmak ne demek, arzu kutlaması, evlenip çocuk yapmanın hazırlığı: ben diyebilmek, bir deneme olarak toplum (onarıcı adalet çok önemli, mutluluğun üstünde ne var, huzursuzluk iyidir, göçebelik bir bilimdir), nasıl bir zenginlikte hangisi armağan, çok ama çok güçlü akademi eleştirisi, şenlikli ölümler, dansa övgüler, öznel zamanlar (batışı ve faniliği savunmak gerekir, ne mutlu boşluğu olana yahut bir boşluk olana), hepimizin bildiği sır nedir, kim kendi omuzlarına basıp yukarı tırmanabilir, neşeli güvercinler, gülen aslanlar, dönüşenler, gibi gibi.
Liste uzayıp gidiyor. Bütün bu kavramların, konuların, imgelerin ve tartışmaların toplandığı ve savunduğu bir bakış açısı var: Yapabiliriz. Bir farkımız, tekilliğimiz var, bu bizim kendiliğimiz, özgüçlerimiz. Yaşamın anlamı, kendimizde, kendi tekilliğimizi kazanabilmekte, tutkularımızı erdemlere dönüştürebilmekte. Bunu yapabiliriz. Kendimizi bir hakikat değeri olarak var edebiliriz. İşte sevmek bu. Sevebiliriz, sevgi bulutları oluşturabiliriz. İnanın böyle söylüyor Zerdüşt, kitap sevgiyle başlıyor, sevgiyle bitiyor. Bizim de niyetimiz bu, “nasıl sevebileceğiz” sorusu etrafında düşünmek, cevaplar üretmek, denemeler yapmak. Biraz yavaşlamak, kendimiz için bir boşluk yaratabilmek, sevgiye alan açmak.
Her zamanki gibi heyecanlıyım, ilgilileri bekliyorum.
Onur Eylül Kara, Yürütücü
İşleyiş
- Bu çalışma, kayıtlı video-sunumlar ve bu sunumlar üzerine gerçekleşecek canlı-online buluşmalardan oluşur.
- Her hafta, 2-3 saat aralığında süren video-sunumlar katılımcılarla paylaşılır, böylelikle katılımcılar bir hafta içinde kendi koşullarına uygun şekilde bu sunumları izleyebilirler.
- Haftalık sunumlar üzerine yapılacak bu derinleşme buluşmaları 1 Ekim – 17 Aralık 2024 tarihleri arasında, 12 hafta boyunca, her Salı akşam saat 20.00’de Zoom üzerinden gerçekleşir.Bu buluşmalar birlikte düşünme, dostça sohbet etme ve karşılaşmalar yaşamamıza alan olacağından, bu oturumlara en az 2 saatlik bir süre ayrılacaktır.
- Çalışma video-sunumlar ve zoom buluşmaları üzerinden ilerleyeceği için, her yerden katılmak mümkün.
- Dileyenler yalnızca kayıtlı video-sunumları izleyerek de çalışmaya katılabilirler (Bu durumda grubun gizliliği ve güvenliği gözetilerek, derinleşme buluşmalarının kayıtları bu kişilerle paylaşılmaz).
- Çalışmanın izlencesi ve içeriği bağlamında çeşitli konulara ilişkin seçilmiş zengin bir kaynakça, çalışmaya katılanlarla sürecin başında paylaşılır.
- Ayrıca çalışma süreci boyunca grup içi haberleşmeyi ve paylaşımı kolaylaştırmak için kurulacak WhatsApp grubunda, her haftanın konularıyla ilgili olarak destekleyici kaynaklar paylaşılır.
- Onur Eylül Kara’nın bu çalışmaya ilişkin daha önce yapmış olduğu paylaşımların bir kısmına şuradan ulaşabilirsiniz.
- Daha önce bu çalışmada yer alan katılımcıların değerlendirmelerini şuradan okuyabilirsiniz.
Katılım Koşulları
- Herkes bu çalışmaya katılabilir. Herhangi bir disiplinde herhangi bir düzeyde olmanız yahut belli konularda ön okumalar yapmış olmanız şart değil. İhtiyacımız olan her şey bizde var: İlgi, yaşam deneyimi ve kavrayış gücü. Fakat bütün süreci dilediğimiz verimde geçirebilmek için belli bir emek ve zaman ayırmak gerektiğini unutmayınız.
- Kontenjan 25 kişiliktir.
Başvuru Süreci
Aşağıdaki ön talep formunu doldurarak bu çalışma yeniden açıldığında kayıt önceliği elde edebilirsiniz. Çalışma başvuruya açıldığında duyurusu ilk olarak size ulaşacak. (O güzel gün geldiğinde info@artialan.com adresinden bir e-posta alacaksınız, lütfen spam kutunuzu da ara sıra kontrol etmeyi unutmayın.)