Alandaki Yayınlarımız

Artı Alan’daki karşılaşmaların bir kısmı da işte burada gerçekleşiyor. Keyifli okumalar ve iyi karşılaşmalar dileriz!

Sevgilim Kaç ve Birtakım Çelişkiler

// Gülden Alaz Meriç // Kötülük fazla geldiğinde zihnimizden geçen, bir yerlerden duyduğumuz, internette gördüğümüz, artık bir anlamda sloganlaşmış o cümle: “Dünya hassas kalpler için cehennemdir.” Hayatı bu klişe ile ilişkilendirebildiğimiz zamanlarda somut bir biçimde, gerçekliğin bir parçası olarak var...

Okumaya devam et

Seni Beni Ayırmayan Rüzgâr Gibi

// Melike Kara // Yalnızlıkla var olmanın en kötü yolunu herkes içten içe bilir: yalnız değilmiş gibi yapmak. Tükenmiş ilişkileri sürdürmeye çalışmak bunun en açık örneği. Bazen arkadaşlık biter. Kimi zaman kendiliğinden, yavaş yavaş mesafelerin artmasıyla, paylaşılanların azalmasıyla, kimi zaman...

Okumaya devam et

Flu Ayar (III)

// Pelin Özer // Araya zaman girdiğinden mi nedir bende bir hüzün oluştu. Zamanın göreceliği konusunda yıllar önce anlaştığımızı sanıyordum. Konuştuklarımız ne kadar canlı hafızamda. Daha dün gibi. Şaşırdım doğrusu. İnsan gençliğinde bunlar üzerinde durmaz sanılır ama biz epeyce neşter...

Okumaya devam et

Riley’nin Hayat Deneyimlerinde Kant’la Karşılaşmak

// Gülden Alaz Meriç // Riley Andersen, şimdilik iki filmden oluşan Inside Out (Ters Yüz) animasyon serisinin renkli, cıvıl cıvıl, iyi yürekli baş karakteri. Riley’nin hayat yolculuğuna tanıklık etmek, onun küçüklüğünü ve ilk gençlik yıllarına attığı adımları çeşitli duygularla izlemek...

Okumaya devam et

İki Santimetrekarelik Özgürlük Alanı

// Melike Kara // “Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin!” Bu mesajı ne çok alır olduk değil mi? 1994’te Tarkan’ın bu sözlerle yaptığı patlamadan sonra işler epey karıştı. Bugün bu “Kendin ol!” mesajı, bir taraftan her bir insanın...

Okumaya devam et

Aftersun: Anılar ve Karanlığımız

// Gülden Alaz Meriç // Bugün otuzlarında olanlar, doksanlarda bir çocukluk paylaştı. Geriye dönüp baktığımızda hissettiklerimiz elbette ki hepimize özel. Ancak belki de günümüzde melankoliyi deneyimlerken geçmişin, özellikle de o yılların bazı anlarını belleğimizin köşelerinden çekip çıkarırken bazı açılardan ortaklaşıyoruzdur....

Okumaya devam et

Bulunduğun Köşeyi Aydınlatmak

// Melike Kara // “Nefret, hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefret yalnızca ve daima sevgiyle yok edilebilir. Bu kadim bir kanundur.”[1] Buda’nın en bilinen sözlerinden biridir bu, çokça da paylaşılır. Sevgi sözcüğü ne yazık ki çoğu zaman ezbere kullanılır ve...

Okumaya devam et

Şiddetin İçinde

// Gülden Alaz Meriç // Kargo grubu 2000 yılında “Renklerin İçinde” şarkısını çıkardığında şarkıyı bütün radyolarda duymaya başladık. Çoğul konuşmaktan çekinmeyeceğim, biz onu çok sevdik. “Biz” derken o yıllarda müzik dinlemeyi seven çocuk ve yetişkin bireyleri kastediyorum. Öyle ki o...

Okumaya devam et

Bir Sokağın Ses(sizliğ)i

// Gözde Mulla // Yola çıktığımıza göre şimdi biraz keşif vakti. Başlangıç noktası, gündelik yaşam demiştim ilk yazımda. Şimdi ise bir günün rotasını çizmeyi deneyeceğim. Mesela bugün evden çıkıp işe giderken her zaman gittiğim yoldan gitmedim, başka bir sokağa girdim,...

Okumaya devam et

Kurban Etmeyen Sevgi

// Onur Eylül Kara // Kurban etmenin kutsallığı, bahşetmenin kutsallığıyla el ele gidiyor. Hiçbirimiz tümüyle dışında değiliz bu kültürün, bazen bahşeden oluyor ve olmak istiyoruz, bazen bahşedilen. Bazen kurban ediyoruz, sevdiğimizden; bazen uğrumuza kurban edilsin istiyoruz bir şeyler, sevilme hissine...

Okumaya devam et

Flu Ayar (II)

// Pelin Özer // Geçen buluşmamızdan bu yana düşünüyorum da, biliyor musun sohbetimiz beni başka uzamlara savurdu. Dağılmak değildir belki tam olarak. Bilemiyorum. Şöyle anlatmaya çalışayım: Düşünmeyi ertelediğim mevzular üşüştü zihnime. Ve tuhaf ama telaşa da kapılmadım. Çok sevindim; bir...

Okumaya devam et

Kendinden İz Bırakmayan Bir Deneme

// Melike Kara // Artık üzerimde eğreti duran bir hırkaya dönüştü bu isim, başka birinden ödünç alınmış da bir türlü geri verilememiş bir hırka gibi. Durduğu yerde yabancılığını bilen, bir an önce sahibine ulaşmayı emreden bir hırka. Konuşuyor benimle, odayla,...

Okumaya devam et

Acayip, Garip ve Tuhaf!

// Öykü Terzioğlu Özer // Beni yüreklendirdikleri ve  sundukları katkılar için Onur Eylül, Melike, Oktay Hoca ve Berke ile Burcu’ya… Ey okur! Ne denli acayip, garip ve tuhaf kökenleri, anlamları ve hikâyeleri var ki bu üç sözcüğün, bir bilsen! Ama zamanda yolculuk yaparak...

Okumaya devam et

Kabuk: Bir Uyanış Macerası

// Onur Eylül Kara // Ne güzeldir uyumak, öyle değil mi? Geceleri uzun uzun, dinlenerek. Hatta gün içinde kısacık bir uyku bile, hani şöyle şeker gibi olan o kestirmeler, şekerlemeler, ne güzeldir. Ama onlar uyuyamıyorlar. Bir huzursuzlukları var içlerinde, koşullar...

Okumaya devam et

Öğretmenler Odası’ndan İdealizm Çıkar Mı?

// Gülden Alaz Meriç // “Alman disiplini”, “Alman usulü”, “Alman dakikliği”, “Alman mühendislik harikası”… Bu ifadelerden herhangi birini herkes mutlaka duymuş veya kullanmıştır. İfadelerin temeline baktığımız zaman gündelik kullanımda çok da karşılaşmadığımız, kimilerine göre dahice, kimilerine göre ise hayatın gerçeklerinden...

Okumaya devam et

Aferin: Ucuz İhsan

// Onur Eylül Kara // Tanzimat Dönemi yazarlarından, çok sevdiğim Direktör Ali Bey’in Lehçetül Hakayık, yani “gerçekler sözlüğü ya da hakikatlerin dili” diyebileceğimiz mizahi bir eseri vardır. Kimileri onun “ekşi sözlük” tarzı günümüz kaynakların öncülü olduğunu düşünür, doğrudur[1]. İşte bu...

Okumaya devam et

Gökyüzünde Yalnız Gezen Gezegenler

// Levent Duyum // Başıboş bir gezegen illüstrasyonu (NASA’s Goddard Space Flight Center) Bizden rastgele bir gezegen hayal etmemiz istense, muhtemelen çoğumuz öncelikle kayalık ya da gaz devi bir yapıyı düşünür, sonra da onu bir yıldız çevresine konumlandırırız. Bunun olası...

Okumaya devam et

Zamanın Fayı: Eril Kent Dişil Doğa

// Gözde Mulla // Herhangi bir yola çıkmak için bir başlangıç noktasına ihtiyaç var muhakkak ki. Bu yazıda bu noktayı gündelik yaşam olarak belirlemeyi seçiyorum. Burası öyle bir yaşam ki siyasal, toplumsal ve ekonomik düzenin temelini oluşturuyor. Bu yaşamsal akış,...

Okumaya devam et

Ay’a Giden Ülkü Tamer

// Hüseyin Serhat Arıkan // Bu yazımda, 1974’te Cem Yayınevi’nin bastığı, Ülkü Tamer’e ait Sıragöller[1] kitabından bir şiiri ele alacağım: ‘’Ay Yolunda.’’ Konusu ve yazıldığı dönem düşünülünce (Armstrong ve Aldrin aya 1969’da inerler), bu şiirin, dönemin en popüler meselelerinden birini işlediğini...

Okumaya devam et

Aylaklar Kimlerdir, Nerelerde Bulunurlar?

// Göktuğ Canbaba // “İsmim Sofia. On bir buçuk yaşındayım, büyüyünce aylak olmak istiyorum. Dün sınıfta aynen böyle dedim. Öğretmenimiz bize büyüyünce ne olmak istediğimizi soruyordu. Futbolcular, youtuberlar, gamerlar, doktorlar, astronotlar… İki kişi de öğretmen olmak istediğini söyledi. Sıra bana...

Okumaya devam et

Flu Ayar (I)

// Pelin Özer // Çağa aykırı olgular kataloğunda bugün. Kendini ele vermeyen. Görünür olmaya gönül indirmeyen. Netlik ayarına bel bağlamayan. Tanıma direnen. Kurguda kolaylık sağlamayan. İlk bakışta fark edilmeyen. Yeraltından kolay kolay çıkmayan. Adı konmamış. Dünyayla sınırlanmayan. Algıyı sınırlamayan. Evrende...

Okumaya devam et

Yapay Zeka 1920’lerin Traktörü Mü?

// Mazlum Kalan // Dillerinde kodlaya kodlaya kazanacağız sloganları, ellerinde 32 inç monitörler, yürüyor kod işçileri. Her yanı açıklarla dolu bu simüle edilmiş dünyada, yapay zekanın zulmüne karşı direniyor kod işçileri… Meclis önüne yığdıkları bilgisayar kasalarını ateşe verip, etrafında durdukları...

Okumaya devam et

Üç nokta ile şimdilerden bir kesit almak

// doğa çal // Üç nokta ile şimdilerden bir kesit almak Soru: Nasıl? Bir cevap: Bir nokta (konum) belirler, kağıdı kalemi çıkarır, gözlerinizi üç kere açıp kapatırsınız. Sıkılana kadar gördüklerinizi yazarsınız. Birinci nokta bittikten sonra, ikinci ve üçüncü noktalar için...

Okumaya devam et

Devam Üzerine

// Onur Eylül Kara // Akar bir suya nazır koca bir kaya varmış, ben de oradan kopup aşağıya suya doğru yuvarlanan, böylece bir hayattan başka bir hayata geçen küçük bir taşı düşünüyormuşum. Rüya değil, gerçek. Ne oldu şimdi o taşa,...

Okumaya devam et

Aferin: Ucuz İhsan

// Onur Eylül Kara // Tanzimat Dönemi yazarlarından, çok sevdiğim Direktör Ali Bey’in Lehçetül Hakayık, yani “gerçekler sözlüğü ya da hakikatlerin dili” diyebileceğimiz mizahi bir eseri vardır. Kimileri onun “ekşi sözlük” tarzı günümüz kaynakların öncülü olduğunu düşünür, doğrudur[1]. İşte bu...

Okumaya devam et

Gökyüzünde Yalnız Gezen Gezegenler

// Levent Duyum // Başıboş bir gezegen illüstrasyonu (NASA’s Goddard Space Flight Center) Bizden rastgele bir gezegen hayal etmemiz istense, muhtemelen çoğumuz öncelikle kayalık ya da gaz devi bir yapıyı düşünür, sonra da onu bir yıldız çevresine konumlandırırız. Bunun olası...

Okumaya devam et

Yapay Zeka 1920’lerin Traktörü Mü?

// Mazlum Kalan // Dillerinde kodlaya kodlaya kazanacağız sloganları, ellerinde 32 inç monitörler, yürüyor kod işçileri. Her yanı açıklarla dolu bu simüle edilmiş dünyada, yapay zekanın zulmüne karşı direniyor kod işçileri… Meclis önüne yığdıkları bilgisayar kasalarını ateşe verip, etrafında durdukları...

Okumaya devam et

Sevgilim Kaç ve Birtakım Çelişkiler

// Gülden Alaz Meriç // Kötülük fazla geldiğinde zihnimizden geçen, bir yerlerden duyduğumuz, internette gördüğümüz, artık bir anlamda sloganlaşmış o cümle: “Dünya hassas kalpler için cehennemdir.” Hayatı bu klişe ile ilişkilendirebildiğimiz zamanlarda somut bir biçimde, gerçekliğin bir parçası olarak var...

Okumaya devam et

Seni Beni Ayırmayan Rüzgâr Gibi

// Melike Kara // Yalnızlıkla var olmanın en kötü yolunu herkes içten içe bilir: yalnız değilmiş gibi yapmak. Tükenmiş ilişkileri sürdürmeye çalışmak bunun en açık örneği. Bazen arkadaşlık biter. Kimi zaman kendiliğinden, yavaş yavaş mesafelerin artmasıyla, paylaşılanların azalmasıyla, kimi zaman...

Okumaya devam et

Riley’nin Hayat Deneyimlerinde Kant’la Karşılaşmak

// Gülden Alaz Meriç // Riley Andersen, şimdilik iki filmden oluşan Inside Out (Ters Yüz) animasyon serisinin renkli, cıvıl cıvıl, iyi yürekli baş karakteri. Riley’nin hayat yolculuğuna tanıklık etmek, onun küçüklüğünü ve ilk gençlik yıllarına attığı adımları çeşitli duygularla izlemek...

Okumaya devam et

İki Santimetrekarelik Özgürlük Alanı

// Melike Kara // “Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin!” Bu mesajı ne çok alır olduk değil mi? 1994’te Tarkan’ın bu sözlerle yaptığı patlamadan sonra işler epey karıştı. Bugün bu “Kendin ol!” mesajı, bir taraftan her bir insanın...

Okumaya devam et

Bulunduğun Köşeyi Aydınlatmak

// Melike Kara // “Nefret, hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefret yalnızca ve daima sevgiyle yok edilebilir. Bu kadim bir kanundur.”[1] Buda’nın en bilinen sözlerinden biridir bu, çokça da paylaşılır. Sevgi sözcüğü ne yazık ki çoğu zaman ezbere kullanılır ve...

Okumaya devam et

Şiddetin İçinde

// Gülden Alaz Meriç // Kargo grubu 2000 yılında “Renklerin İçinde” şarkısını çıkardığında şarkıyı bütün radyolarda duymaya başladık. Çoğul konuşmaktan çekinmeyeceğim, biz onu çok sevdik. “Biz” derken o yıllarda müzik dinlemeyi seven çocuk ve yetişkin bireyleri kastediyorum. Öyle ki o...

Okumaya devam et

Kurban Etmeyen Sevgi

// Onur Eylül Kara // Kurban etmenin kutsallığı, bahşetmenin kutsallığıyla el ele gidiyor. Hiçbirimiz tümüyle dışında değiliz bu kültürün, bazen bahşeden oluyor ve olmak istiyoruz, bazen bahşedilen. Bazen kurban ediyoruz, sevdiğimizden; bazen uğrumuza kurban edilsin istiyoruz bir şeyler, sevilme hissine...

Okumaya devam et

Kendinden İz Bırakmayan Bir Deneme

// Melike Kara // Artık üzerimde eğreti duran bir hırkaya dönüştü bu isim, başka birinden ödünç alınmış da bir türlü geri verilememiş bir hırka gibi. Durduğu yerde yabancılığını bilen, bir an önce sahibine ulaşmayı emreden bir hırka. Konuşuyor benimle, odayla,...

Okumaya devam et

Acayip, Garip ve Tuhaf!

// Öykü Terzioğlu Özer // Beni yüreklendirdikleri ve  sundukları katkılar için Onur Eylül, Melike, Oktay Hoca ve Berke ile Burcu’ya… Ey okur! Ne denli acayip, garip ve tuhaf kökenleri, anlamları ve hikâyeleri var ki bu üç sözcüğün, bir bilsen! Ama zamanda yolculuk yaparak...

Okumaya devam et

Öğretmenler Odası’ndan İdealizm Çıkar Mı?

// Gülden Alaz Meriç // “Alman disiplini”, “Alman usulü”, “Alman dakikliği”, “Alman mühendislik harikası”… Bu ifadelerden herhangi birini herkes mutlaka duymuş veya kullanmıştır. İfadelerin temeline baktığımız zaman gündelik kullanımda çok da karşılaşmadığımız, kimilerine göre dahice, kimilerine göre ise hayatın gerçeklerinden...

Okumaya devam et

Aferin: Ucuz İhsan

// Onur Eylül Kara // Tanzimat Dönemi yazarlarından, çok sevdiğim Direktör Ali Bey’in Lehçetül Hakayık, yani “gerçekler sözlüğü ya da hakikatlerin dili” diyebileceğimiz mizahi bir eseri vardır. Kimileri onun “ekşi sözlük” tarzı günümüz kaynakların öncülü olduğunu düşünür, doğrudur[1]. İşte bu...

Okumaya devam et

Üç nokta ile şimdilerden bir kesit almak

// doğa çal // Üç nokta ile şimdilerden bir kesit almak Soru: Nasıl? Bir cevap: Bir nokta (konum) belirler, kağıdı kalemi çıkarır, gözlerinizi üç kere açıp kapatırsınız. Sıkılana kadar gördüklerinizi yazarsınız. Birinci nokta bittikten sonra, ikinci ve üçüncü noktalar için...

Okumaya devam et

Devam Üzerine

// Onur Eylül Kara // Akar bir suya nazır koca bir kaya varmış, ben de oradan kopup aşağıya suya doğru yuvarlanan, böylece bir hayattan başka bir hayata geçen küçük bir taşı düşünüyormuşum. Rüya değil, gerçek. Ne oldu şimdi o taşa,...

Okumaya devam et

Flu Ayar (III)

// Pelin Özer // Araya zaman girdiğinden mi nedir bende bir hüzün oluştu. Zamanın göreceliği konusunda yıllar önce anlaştığımızı sanıyordum. Konuştuklarımız ne kadar canlı hafızamda. Daha dün gibi. Şaşırdım doğrusu. İnsan gençliğinde bunlar üzerinde durmaz sanılır ama biz epeyce neşter...

Okumaya devam et

Bir Sokağın Ses(sizliğ)i

// Gözde Mulla // Yola çıktığımıza göre şimdi biraz keşif vakti. Başlangıç noktası, gündelik yaşam demiştim ilk yazımda. Şimdi ise bir günün rotasını çizmeyi deneyeceğim. Mesela bugün evden çıkıp işe giderken her zaman gittiğim yoldan gitmedim, başka bir sokağa girdim,...

Okumaya devam et

Flu Ayar (II)

// Pelin Özer // Geçen buluşmamızdan bu yana düşünüyorum da, biliyor musun sohbetimiz beni başka uzamlara savurdu. Dağılmak değildir belki tam olarak. Bilemiyorum. Şöyle anlatmaya çalışayım: Düşünmeyi ertelediğim mevzular üşüştü zihnime. Ve tuhaf ama telaşa da kapılmadım. Çok sevindim; bir...

Okumaya devam et

Zamanın Fayı: Eril Kent Dişil Doğa

// Gözde Mulla // Herhangi bir yola çıkmak için bir başlangıç noktasına ihtiyaç var muhakkak ki. Bu yazıda bu noktayı gündelik yaşam olarak belirlemeyi seçiyorum. Burası öyle bir yaşam ki siyasal, toplumsal ve ekonomik düzenin temelini oluşturuyor. Bu yaşamsal akış,...

Okumaya devam et

Flu Ayar (I)

// Pelin Özer // Çağa aykırı olgular kataloğunda bugün. Kendini ele vermeyen. Görünür olmaya gönül indirmeyen. Netlik ayarına bel bağlamayan. Tanıma direnen. Kurguda kolaylık sağlamayan. İlk bakışta fark edilmeyen. Yeraltından kolay kolay çıkmayan. Adı konmamış. Dünyayla sınırlanmayan. Algıyı sınırlamayan. Evrende...

Okumaya devam et

Üç nokta ile şimdilerden bir kesit almak

// doğa çal // Üç nokta ile şimdilerden bir kesit almak Soru: Nasıl? Bir cevap: Bir nokta (konum) belirler, kağıdı kalemi çıkarır, gözlerinizi üç kere açıp kapatırsınız. Sıkılana kadar gördüklerinizi yazarsınız. Birinci nokta bittikten sonra, ikinci ve üçüncü noktalar için...

Okumaya devam et

Sevgilim Kaç ve Birtakım Çelişkiler

// Gülden Alaz Meriç // Kötülük fazla geldiğinde zihnimizden geçen, bir yerlerden duyduğumuz, internette gördüğümüz, artık bir anlamda sloganlaşmış o cümle: “Dünya hassas kalpler için cehennemdir.” Hayatı bu klişe ile ilişkilendirebildiğimiz zamanlarda somut bir biçimde, gerçekliğin bir parçası olarak var...

Okumaya devam et

Riley’nin Hayat Deneyimlerinde Kant’la Karşılaşmak

// Gülden Alaz Meriç // Riley Andersen, şimdilik iki filmden oluşan Inside Out (Ters Yüz) animasyon serisinin renkli, cıvıl cıvıl, iyi yürekli baş karakteri. Riley’nin hayat yolculuğuna tanıklık etmek, onun küçüklüğünü ve ilk gençlik yıllarına attığı adımları çeşitli duygularla izlemek...

Okumaya devam et

Aftersun: Anılar ve Karanlığımız

// Gülden Alaz Meriç // Bugün otuzlarında olanlar, doksanlarda bir çocukluk paylaştı. Geriye dönüp baktığımızda hissettiklerimiz elbette ki hepimize özel. Ancak belki de günümüzde melankoliyi deneyimlerken geçmişin, özellikle de o yılların bazı anlarını belleğimizin köşelerinden çekip çıkarırken bazı açılardan ortaklaşıyoruzdur....

Okumaya devam et

Şiddetin İçinde

// Gülden Alaz Meriç // Kargo grubu 2000 yılında “Renklerin İçinde” şarkısını çıkardığında şarkıyı bütün radyolarda duymaya başladık. Çoğul konuşmaktan çekinmeyeceğim, biz onu çok sevdik. “Biz” derken o yıllarda müzik dinlemeyi seven çocuk ve yetişkin bireyleri kastediyorum. Öyle ki o...

Okumaya devam et

Bir Sokağın Ses(sizliğ)i

// Gözde Mulla // Yola çıktığımıza göre şimdi biraz keşif vakti. Başlangıç noktası, gündelik yaşam demiştim ilk yazımda. Şimdi ise bir günün rotasını çizmeyi deneyeceğim. Mesela bugün evden çıkıp işe giderken her zaman gittiğim yoldan gitmedim, başka bir sokağa girdim,...

Okumaya devam et

Kabuk: Bir Uyanış Macerası

// Onur Eylül Kara // Ne güzeldir uyumak, öyle değil mi? Geceleri uzun uzun, dinlenerek. Hatta gün içinde kısacık bir uyku bile, hani şöyle şeker gibi olan o kestirmeler, şekerlemeler, ne güzeldir. Ama onlar uyuyamıyorlar. Bir huzursuzlukları var içlerinde, koşullar...

Okumaya devam et

Öğretmenler Odası’ndan İdealizm Çıkar Mı?

// Gülden Alaz Meriç // “Alman disiplini”, “Alman usulü”, “Alman dakikliği”, “Alman mühendislik harikası”… Bu ifadelerden herhangi birini herkes mutlaka duymuş veya kullanmıştır. İfadelerin temeline baktığımız zaman gündelik kullanımda çok da karşılaşmadığımız, kimilerine göre dahice, kimilerine göre ise hayatın gerçeklerinden...

Okumaya devam et

Zamanın Fayı: Eril Kent Dişil Doğa

// Gözde Mulla // Herhangi bir yola çıkmak için bir başlangıç noktasına ihtiyaç var muhakkak ki. Bu yazıda bu noktayı gündelik yaşam olarak belirlemeyi seçiyorum. Burası öyle bir yaşam ki siyasal, toplumsal ve ekonomik düzenin temelini oluşturuyor. Bu yaşamsal akış,...

Okumaya devam et

Ay’a Giden Ülkü Tamer

// Hüseyin Serhat Arıkan // Bu yazımda, 1974’te Cem Yayınevi’nin bastığı, Ülkü Tamer’e ait Sıragöller[1] kitabından bir şiiri ele alacağım: ‘’Ay Yolunda.’’ Konusu ve yazıldığı dönem düşünülünce (Armstrong ve Aldrin aya 1969’da inerler), bu şiirin, dönemin en popüler meselelerinden birini işlediğini...

Okumaya devam et

Aylaklar Kimlerdir, Nerelerde Bulunurlar?

// Göktuğ Canbaba // “İsmim Sofia. On bir buçuk yaşındayım, büyüyünce aylak olmak istiyorum. Dün sınıfta aynen böyle dedim. Öğretmenimiz bize büyüyünce ne olmak istediğimizi soruyordu. Futbolcular, youtuberlar, gamerlar, doktorlar, astronotlar… İki kişi de öğretmen olmak istediğini söyledi. Sıra bana...

Okumaya devam et

Seni Beni Ayırmayan Rüzgâr Gibi

// Melike Kara // Yalnızlıkla var olmanın en kötü yolunu herkes içten içe bilir: yalnız değilmiş gibi yapmak. Tükenmiş ilişkileri sürdürmeye çalışmak bunun en açık örneği. Bazen arkadaşlık biter. Kimi zaman kendiliğinden, yavaş yavaş mesafelerin artmasıyla, paylaşılanların azalmasıyla, kimi zaman...

Okumaya devam et

Flu Ayar (III)

// Pelin Özer // Araya zaman girdiğinden mi nedir bende bir hüzün oluştu. Zamanın göreceliği konusunda yıllar önce anlaştığımızı sanıyordum. Konuştuklarımız ne kadar canlı hafızamda. Daha dün gibi. Şaşırdım doğrusu. İnsan gençliğinde bunlar üzerinde durmaz sanılır ama biz epeyce neşter...

Okumaya devam et

İki Santimetrekarelik Özgürlük Alanı

// Melike Kara // “Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin!” Bu mesajı ne çok alır olduk değil mi? 1994’te Tarkan’ın bu sözlerle yaptığı patlamadan sonra işler epey karıştı. Bugün bu “Kendin ol!” mesajı, bir taraftan her bir insanın...

Okumaya devam et

Bulunduğun Köşeyi Aydınlatmak

// Melike Kara // “Nefret, hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefret yalnızca ve daima sevgiyle yok edilebilir. Bu kadim bir kanundur.”[1] Buda’nın en bilinen sözlerinden biridir bu, çokça da paylaşılır. Sevgi sözcüğü ne yazık ki çoğu zaman ezbere kullanılır ve...

Okumaya devam et

Flu Ayar (II)

// Pelin Özer // Geçen buluşmamızdan bu yana düşünüyorum da, biliyor musun sohbetimiz beni başka uzamlara savurdu. Dağılmak değildir belki tam olarak. Bilemiyorum. Şöyle anlatmaya çalışayım: Düşünmeyi ertelediğim mevzular üşüştü zihnime. Ve tuhaf ama telaşa da kapılmadım. Çok sevindim; bir...

Okumaya devam et

Kendinden İz Bırakmayan Bir Deneme

// Melike Kara // Artık üzerimde eğreti duran bir hırkaya dönüştü bu isim, başka birinden ödünç alınmış da bir türlü geri verilememiş bir hırka gibi. Durduğu yerde yabancılığını bilen, bir an önce sahibine ulaşmayı emreden bir hırka. Konuşuyor benimle, odayla,...

Okumaya devam et

Acayip, Garip ve Tuhaf!

// Öykü Terzioğlu Özer // Beni yüreklendirdikleri ve  sundukları katkılar için Onur Eylül, Melike, Oktay Hoca ve Berke ile Burcu’ya… Ey okur! Ne denli acayip, garip ve tuhaf kökenleri, anlamları ve hikâyeleri var ki bu üç sözcüğün, bir bilsen! Ama zamanda yolculuk yaparak...

Okumaya devam et

Ay’a Giden Ülkü Tamer

// Hüseyin Serhat Arıkan // Bu yazımda, 1974’te Cem Yayınevi’nin bastığı, Ülkü Tamer’e ait Sıragöller[1] kitabından bir şiiri ele alacağım: ‘’Ay Yolunda.’’ Konusu ve yazıldığı dönem düşünülünce (Armstrong ve Aldrin aya 1969’da inerler), bu şiirin, dönemin en popüler meselelerinden birini işlediğini...

Okumaya devam et

Aylaklar Kimlerdir, Nerelerde Bulunurlar?

// Göktuğ Canbaba // “İsmim Sofia. On bir buçuk yaşındayım, büyüyünce aylak olmak istiyorum. Dün sınıfta aynen böyle dedim. Öğretmenimiz bize büyüyünce ne olmak istediğimizi soruyordu. Futbolcular, youtuberlar, gamerlar, doktorlar, astronotlar… İki kişi de öğretmen olmak istediğini söyledi. Sıra bana...

Okumaya devam et

Flu Ayar (I)

// Pelin Özer // Çağa aykırı olgular kataloğunda bugün. Kendini ele vermeyen. Görünür olmaya gönül indirmeyen. Netlik ayarına bel bağlamayan. Tanıma direnen. Kurguda kolaylık sağlamayan. İlk bakışta fark edilmeyen. Yeraltından kolay kolay çıkmayan. Adı konmamış. Dünyayla sınırlanmayan. Algıyı sınırlamayan. Evrende...

Okumaya devam et

Aferin: Ucuz İhsan

// Onur Eylül Kara // Tanzimat Dönemi yazarlarından, çok sevdiğim Direktör Ali Bey’in Lehçetül Hakayık, yani “gerçekler sözlüğü ya da hakikatlerin dili” diyebileceğimiz mizahi bir eseri vardır. Kimileri onun “ekşi sözlük” tarzı günümüz kaynakların öncülü olduğunu düşünür, doğrudur[1]. İşte bu...

Okumaya devam et

Sevgilim Kaç ve Birtakım Çelişkiler

// Gülden Alaz Meriç // Kötülük fazla geldiğinde zihnimizden geçen, bir yerlerden duyduğumuz, internette gördüğümüz, artık bir anlamda sloganlaşmış o cümle: “Dünya hassas kalpler için cehennemdir.” Hayatı bu klişe ile ilişkilendirebildiğimiz zamanlarda somut bir biçimde, gerçekliğin bir parçası olarak var...

Okumaya devam et

Riley’nin Hayat Deneyimlerinde Kant’la Karşılaşmak

// Gülden Alaz Meriç // Riley Andersen, şimdilik iki filmden oluşan Inside Out (Ters Yüz) animasyon serisinin renkli, cıvıl cıvıl, iyi yürekli baş karakteri. Riley’nin hayat yolculuğuna tanıklık etmek, onun küçüklüğünü ve ilk gençlik yıllarına attığı adımları çeşitli duygularla izlemek...

Okumaya devam et

Aftersun: Anılar ve Karanlığımız

// Gülden Alaz Meriç // Bugün otuzlarında olanlar, doksanlarda bir çocukluk paylaştı. Geriye dönüp baktığımızda hissettiklerimiz elbette ki hepimize özel. Ancak belki de günümüzde melankoliyi deneyimlerken geçmişin, özellikle de o yılların bazı anlarını belleğimizin köşelerinden çekip çıkarırken bazı açılardan ortaklaşıyoruzdur....

Okumaya devam et

Öğretmenler Odası’ndan İdealizm Çıkar Mı?

// Gülden Alaz Meriç // “Alman disiplini”, “Alman usulü”, “Alman dakikliği”, “Alman mühendislik harikası”… Bu ifadelerden herhangi birini herkes mutlaka duymuş veya kullanmıştır. İfadelerin temeline baktığımız zaman gündelik kullanımda çok da karşılaşmadığımız, kimilerine göre dahice, kimilerine göre ise hayatın gerçeklerinden...

Okumaya devam et

Kabuk: Bir Uyanış Macerası

// Onur Eylül Kara // Ne güzeldir uyumak, öyle değil mi? Geceleri uzun uzun, dinlenerek. Hatta gün içinde kısacık bir uyku bile, hani şöyle şeker gibi olan o kestirmeler, şekerlemeler, ne güzeldir. Ama onlar uyuyamıyorlar. Bir huzursuzlukları var içlerinde, koşullar...

Okumaya devam et

Bir Sokağın Ses(sizliğ)i

// Gözde Mulla // Yola çıktığımıza göre şimdi biraz keşif vakti. Başlangıç noktası, gündelik yaşam demiştim ilk yazımda. Şimdi ise bir günün rotasını çizmeyi deneyeceğim. Mesela bugün evden çıkıp işe giderken her zaman gittiğim yoldan gitmedim, başka bir sokağa girdim,...

Okumaya devam et

Zamanın Fayı: Eril Kent Dişil Doğa

// Gözde Mulla // Herhangi bir yola çıkmak için bir başlangıç noktasına ihtiyaç var muhakkak ki. Bu yazıda bu noktayı gündelik yaşam olarak belirlemeyi seçiyorum. Burası öyle bir yaşam ki siyasal, toplumsal ve ekonomik düzenin temelini oluşturuyor. Bu yaşamsal akış,...

Okumaya devam et

Acayip, Garip ve Tuhaf!

// Öykü Terzioğlu Özer // Beni yüreklendirdikleri ve  sundukları katkılar için Onur Eylül, Melike, Oktay Hoca ve Berke ile Burcu’ya… Ey okur! Ne denli acayip, garip ve tuhaf kökenleri, anlamları ve hikâyeleri var ki bu üç sözcüğün, bir bilsen! Ama zamanda yolculuk yaparak...

Okumaya devam et