İçinde yaşadığımız, kısmen öznesi ve kısmen de muhatabı olduğumuz bir siyaset anlayışı ve pratiği var, ben buna “majör siyaset” diyorum. Böyle bir siyasetin eşitsizliğe temellendiğini, büyük temsiller ve temsilcilerle çalıştığını, biz ve ötekiler ayrımıyla şiddet ve çatışmayı normalleştirdiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Böyle bir siyasetin, varoluş olanaklarımızı kapatıp insani potansiyellerimizi baskıladığını, bizi edilginleştirdiğini, giderek daha kederli ve daha güçsüz hale getirdiğini, hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama güzel haber şu ki, majör siyaset tek ve mutlak siyaset biçimi değildir; başka türlü bir siyaset mümkündür. Hep yaşamı savunduğumuz, kudretlerimizle buluştuğumuz, dostça bir arada olduğumuz bir siyaset mümkündür. Bu başka türlü siyasete de “minör siyaset” diyorum ve en sade şekliyle şöyle özetliyorum.

Minör siyaset, “yapabileceğimizi yapmak” şeklinde sade bir fikre ve eyleme denk düşüyor, o yüzden kitabımın ismi de o oldu. Yaşam ile siyaset arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz minör siyasette, çünkü her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyoruz. O yüzden gündelik hayata ve bireysel konulara varıncaya dek çok küçük meseleleri bile siyaset açısından dikkate alıyoruz. Majör siyaset dediğim bugünün genel ve hâkim siyaseti tanrı, din, ahlak, ideolojiler, kült liderler, büyük anlatılar, öğretiler, büyük davalar, amaçlar ve ideallerle hep aşkın bir düzleme gönderme yapar. Ama minör siyaset içkin bir siyasettir. Burada içkinlik demek, bazı özellikleri taşımak anlamına gelir. Örneğin, minör siyaset bakış açısından bizler siyasetin nesnesi, mağduru ya da hedefi değil, etkin özneleriyizdir, zira yapabileceğimizi yaparız. Örneğin minör siyaset, ötekilere tepki göstermekten ziyade eyleme kudretiyle, yani etkin oluşla kendini gösterir. İçkinliğin bir diğer anlamı eylemin “gönülden” olmasıdır. Minör siyaset içindeki insanlar sevdikleri ve istedikleri için o eylemliliğin içindedirler, yoksa bir görev düşüncesiyle değil; fikirler, figürler, hedefler gibi herhangi bir temsil uğruna değil. Minör siyasette hiçbir şey temsili değildir, gösteri değildir; hiçbir şey ya da hiç kimse başka bir şeyi elde etmek yahut bir koşula ulaşmak için bir araç ya da ara bir evre olarak görülmez. Minör siyaset, kendinde değerli olmaya ve süreç etiğine temellenir.

Minör siyasetin bir diğer belirgin özelliği, öz güçlenmedir. Minör siyasal oluşumlar ve eylemlilikler, çeşitli şekillerde öz güçlenmelere, insanların karşılıklı olarak güçlerini artırdıkları anlayış ve ilişkilere, dostça karşılaşmalara alan açarlar. Bu da aynı şekilde, minör siyasetin içkin ve etik özüne gönderir. Öz güçlenme demek, kişinin kendine has kudretleriyle buluşması, kendini güçlendirmesi demektir. Bu, onun farklılığının, tekilliğinin olumlanmasıdır. İşte minör siyasal oluşumlar, etkin bir-aradalık formları olarak, bir dayanışma içinde, tekilliklerin çokluğu diyebileceğimiz bir kolektivizmle varolurlar ve bu kapsayıcılık onları ötekilere açık, hatta ötekiler için cazip hale getirir. Dolayısıyla minör siyaset fark ilkesine temellenir, herkesin eylemi farklıdır. İnsanlar kendi değerleri, kudretleri, yapabilirlikleri, yani tekillikleri bağlamında farklı ama eşittirler.

Bunun verdiği bir özgürlükle minör siyaset prefigüratif bir özellik gösterir ve özneleri duygusal anlamda etkindir, yaratıcıdır, şefkatlidir. Prefigüratif olmak, minör siyasetin anlık ya da ömürlük süreçlerde pratik ve somut gerçekliğinin, sahiciliğinin olmasıdır. Hayalini kurduğun yahut arzu ettiğin bir yaşamı, elindeki olanaklar dâhilinde ve küçük ölçekte, şimdi ve burada hayata geçirip başlatabilmek, prefigüratif siyaseti tarif eder ve bu, minör siyasetin ayırt edici en önemli özelliklerinden biridir. Böyle bir siyaset “şimdi ve burada yapabileceğimizi yapmak” özeniyle, siyaseti merkezsizleştirirken, her yeri merkezleştirir; eylem hem yerelleşir, hem evrenselleşir.  

Bütün bu özellikleriyle minör siyaset öz güçlenmenin, etkin oluşların, severek katılmanın, hafifliğin, şefkatin, kendimizle uyumlu bir alanda eylemenin, eş değerliliğin, dostça ilişkilerin ve daha başka etik varoluş dinamiklerinin birbirini beslediği bir siyaset olarak, en nihayetinde iyi karşılaşmalar ve sevinçli duygular üretir; başka türlü bir siyasetin başka türlü bir yaşamla birlikte olanaklı olduğunu hissettirir.

Buraya kadar söylediklerim, minör siyaseti kuramsal olarak ifade ediyor ama minör siyaset yalnızca kurama dayanmıyor. Minör siyasetin pratiğini araştırmak üzere 2015-2017 yılları arasında Türkiye’de bir alan çalışması yaptım. Minör siyasetin yaşadığını düşündüğüm alanlardan bazı veriler toplayarak minör siyaseti pratikte soruşturdum. İstanbul, Ankara ve İzmir’den 30’dan fazla oluşum ve eylemlilikten insanlarla yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler yaparak, minör siyasetin pratikteki bilgisini elde etmeye çalıştım. Çalışmamın sonuçlarıyla birlikte, Türkiye’de minör siyaset örnekleri olarak görülebilecek birçok alternatif siyaset pratiğinin, yani minör oluşum ve gayretlerin olduğunu keşfettim. Örneklemimde kadın hareketi, cinsiyet eşitliği, ekoloji, kent ve çevre hareketi, yeni medya ve video aktivizmi, göçmenlerle dayanışma, otonom spor etkinlikleri ve eğitime alternatif oluşumlar yer aldı. Minör siyasetin yaşamın her alanında olduğunu söyleyebilirim.

Bu saha çalışmasından önce bir pratik daha vardı, benim de içinde olduğum Şimdilik Derneği. 2015’te, arkadaşlarımla birlikte mahallemizde yaşayan çocuklar için çeşitli atölye ve faaliyetlerin kolektif ve gönüllü olarak yapıldığı Şimdilik isminde bir dernek kurduk. Burayı bilim, sanat ve felsefe alanında çeşitli atölyelerin yapıldığı ve bu atölyelerde çocukların kendilerini ifade ettikleri, potansiyellerini ve eğilimlerini keşfettikleri, öz-dönüşümsel süreçlerinde kendi bireyliklerini kazanabildikleri bir yer, bir alan olarak hayata geçirdik. Bu gönüllü eylemliliğe, atölyelerin kolaylaştırıcıları olarak çalışan gönüllüler de çocuklar da, herhangi maddi bir çıkar arayışıyla ya da herhangi bir sorumluluk yahut zorunlulukla değil, yalnızca istedikleri için dâhil oldular. Gönüllüler, kendilerinin bilgili, yetenekli ve deneyimli oldukları konularda atölyeler düzenlediler. Dolayısıyla bu kolektif çaba, potansiyellerin bir kombinasyonu olarak işledi. Bütünüyle otonom bir eylemlilik; herhangi majör bir yapının gölgesi yahut himayesi altında çalışmadı. İktidar, tahakküm ve hiyerarşik ilişkiler olmadan, yalnızca arkadaşlar olarak bir araya gelen insanların inisiyatifi ve eylemliliği. Zaman içinde, birçok insan ve özellikle de aileler, bizim siyasi konumumuzu ve fikirlerimizi merak etmeye başladılar. Fakat biz en başından beri böyle bir tartışmanın dışındaydık; kendi aramızda bile siyaset konuşmuyorduk. Bize sorulduğunda da “siyasal” olmadığımızı vurguluyorduk. Bununla kastettiğimiz, herhangi bir siyasi parti, ideoloji ya da öğretiyle bir ilgimizin ve ilişkimizin olmadığıydı. Fakat zaman içinde fark ettik ki aslında bizim eylemliliğimiz de “siyasal”dı çünkü burası hepimiz için bir öz güçlenme alanıydı, çünkü dostça karşılaşmalar hazırlıyorduk, çünkü çocukların kendi tekilliklerini ve kudretlerini kazanabilmeleri için alan açıyorduk, çünkü yapabileceğimizi ve yapmak istediğimizi yapıyorduk ve bu herkese iyi geliyordu. Sayabileceğimiz daha onlarca “minör” deneyim. Dolayısıyla bizim eylemliliğimiz de pekâlâ siyasaldı ama bu siyasallık, siyasetin hâkim norm ve pratiklerinden oluşmuyordu, bütünüyle farklıydı. Öyleyse şunu söyleyebilirdim; eylemliliğimiz içindeki her şey siyasal özellik taşıyor ama bizim siyasetimiz, bildiğimiz majör siyasetten oldukça farklı. İşte bu noktada bizim siyasetimizi diğer genel siyasetten ayırmayı keşfettim. Adını sonradan koyacaktım ama bizim yaptığımız “minör siyaset”ti. Özgün, özsel olarak farklı, yeni bir siyaset. 

Dolayısıyla Şimdilik’te kazandığım öngörü ve deneyimlere çok şey borçluyum “minör siyaset”i fark etme ve böyle bir kavramı geliştirip öne sürme konusunda. Çocuklarla çalışmalar yaptığımız bu alanda eylemliliğim, “minör siyaset”i alternatif bir siyaset yolu ve görece özerk bir varoluş biçimi olarak düşünmemde çok etkili oldu. Minör siyaseti siyaset teorisine takdim ve dâhil etmeye yönelik kuramsal çalışmalarımın arkasındaki pratik kaynağın kendi minör eylemliliğimden yükselen bir düşünce olduğunu söyleyebilirim.

Uzun uzun yazdım. Çünkü yalnızca bu tanıtım yazısını okumanın bile bir anlamı, değeri olsun istedim. İşte şimdi 11 haftalık bu çalışmanın niyetini tek cümleyle ifade edebilirim: Minör siyaset kuramını, çok sayıdaki örnek üzerinden, ama özellikle de Şimdilik deneyimine odaklanarak anlamaya ve hissetmeye çalışmak. Yapabileceğimizi Yapmak isimli kitabımda bahsetme şansı bulamadığım Şimdilik deneyiminin ayrıntılarını etik yaşam ve minör siyaset kesişiminde incelemek, derinliğini ve güzelliğini görmek, dönüştürücü gücünü hissetmek. Bu bağlamda “siyaset”e dair alışageldiğimiz her varsayımı sorgulamak, sorulabilecek her çeşit soruyu sormak: Tahakküm, acı ve ızdırap üreten majör siyasetin kaynakları nelerdir, biz buradan nasıl çıkabiliriz, hem kendi hayatlarımızda hem toplumsal olarak bu kaynakları nasıl kurutabiliriz? Başka türlü bir siyasetin / yaşamın olanağını nerelerde nasıl bulabiliriz? Minör siyaseti idrak etmek, hayatlarımıza neler getirebilir, neyi nasıl değiştirebilir? Peki kendimiz minör siyaseti pratik edebilir miyiz? Kendi yerelimizde minör siyasal bir dayanışmayı nasıl kurabiliriz? Ertelemeden, ertelemenin kederini yaşamadan, kendimizle uyumlu bir alanda, kendi minör eylemliliğimizi nasıl gerçekleştirebiliriz?

İşte bu ve benzer sorular etrafında, minör siyasetin gücünü, iyiliğini ve zenginliğini birlikte düşünmek ve keşfetmek isteyenlerle adım adım ilerleyeceğimiz 11 haftalık yolculuğun heyecanı içindeyim. Görüşmek dileğiyle.

Onur Eylül Kara, Yürütücü

İşleyiş

  • Bu çalışma, 19 Mart 2025 – 28 Mayıs 2025 tarihleri arasında, 11 hafta boyunca her Çarşamba saat 20.00’de yapılacak canlı-online buluşmalarla ilerler.
  • Her buluşmanın süresi ortalama 2.5 saat civarındadır ve çalışmanın yürütücüsü Onur Eylül Kara’nın sunumları ile bu sunumlar üzerine katılımcılarla yapılacak derinleşme sohbetleri şeklinde iki kısımdan oluşur.
  • Çalışma Zoom buluşmaları üzerinden ilerleyeceği için, her yerden katılmak mümkün.
  • Buluşmalarda Onur Eylül Kara’nın sunumları kaydedilir. Dileyenler yalnızca bu sunumları takip ederek de çalışmayı sürdürebilirler.
  • Buluşmalardan birine katılamadığınız durumda, yalnızca Onur Eylül Kara’nın sunum kısmı sizinle paylaşılır. Grubun gizliliği ve güvenliği gözetilerek, sohbet kısmının kayıtları paylaşılmaz.
  • Çalışmanın izlencesi ve minör siyaset bağlamında çeşitli konulara ilişkin seçilmiş zengin bir kaynakça, sürecin başında ve çalışma boyunca yürütücü tarafından paylaşılır.
  • Ayrıca çalışma süreci boyunca grup içi haberleşmeyi ve paylaşımı kolaylaştırmak için kurulacak WhatsApp grubunda, her haftanın konularıyla ilgili olarak destekleyici yan kaynaklar paylaşılır.
  • Onur Eylül Kara’nın bu çalışmaya ilişkin daha önce yapmış olduğu paylaşımların bir kısmına şuradan ulaşabilirsiniz.
  • Daha önce bu çalışmada yer alan katılımcıların değerlendirmelerini şuradan okuyabilirsiniz.

Katılım Koşulları

  • Herkes bu çalışmaya katılabilir. Herhangi bir disiplinde herhangi bir düzeyde olmanız yahut belli konularda ön okumalar yapmış olmanız şart değil. İhtiyacımız olan her şey bizde var: İlgi, yaşam deneyimi ve kavrayış gücü. Fakat bütün süreci dilediğimiz verimde geçirebilmek için belli bir emek ve zaman ayırmak gerektiğini unutmayınız.  
  • Kontenjan 25 kişiliktir.

Başvuru Süreci

Aşağıdaki ön talep formunu doldurarak bu çalışma yeniden açıldığında kayıt önceliği elde edebilirsiniz. Çalışma başvuruya açıldığında duyurusu ilk olarak size ulaşacak. (O güzel gün geldiğinde info@artialan.com adresinden bir e-posta alacaksınız, lütfen spam kutunuzu da ara sıra kontrol etmeyi unutmayın.)

Çalışmaya Katılmak İçin

Ön talep formu aşağıda!

BENİ DE YAZIN!