Her çocuk çizer. Dışarıdan gelen bir istek veya dayatma üzerine değil, kendi içinden gelen arzuyla, neşeyle ve spontane bir şekilde başlar resim yapmaya. Çizeceği şeylerin bir şeye benzeyip benzemeyeceği, neye benzeyeceği ya da beğenilip beğenilmeyeceği konusunda endişe ve kaygı duymaz. Çünkü çizmek bir tür oyundur onun için. Fakat okul çağından itibaren resim yapma deneyiminin coşkusu ve heyecanı yerini yavaş yavaş bıkkınlığa bırakır. Sonuçta çocukların çoğu yetişkinler gibi ve onların doğru bulduğu şekilde resim yapmadıkları/yapamadıkları için bu özsel kabiliyetlerinden koparlar.
Her birimizin yaşadığı, ancak çoğumuzun unutup geride bıraktığı bu esrarengiz deneyim üzerine hâliyle çok şey yazılıp çizildi, çok şey söylendi. Çocuk resminin biçimsel özellikleri, algı ve zekâ ile olan ilişkisi, psikolojik göstergeleri, çeşitli kültürlerde sergilediği farklılıklar, aşamaları ve zaman içerisinde nasıl yetişkin resmine evrildiğine ilişkin hayli zengin bir literatür var elimizde. “Çocuk Gibi Resim Yapmak: Çocuk Resmi ve Sanatta Çocuksuluk” atölyesinde bu literatürden faydalanmakla birlikte yeni ve farklı bir şey deneyeceğiz: Çocuk resmine geçmişte ve günümüzde çocuksu addedilen ve/veya çocuk resmiyle büyük benzerlikler gösteren resim gelenekleri, akımları ve anlayışları üzerinden bakacağız. Bu benzerlikler temelinde tarihte kimi zaman küçümsenen kimi zamansa yüceltilen resimlere bakarak çocuk resmine yönelik yeni bir perspektif kazanmaya çalışacağız.
Bu amaçla gerçekleştireceğimiz 8 hafta sürecek olan atölyede şöyle bir akış izleyeceğiz:
- Öncelikle çocuk resmi üzerinde duracağız. Çocuk resminin geçtiği aşamalardan ve farklı temsil sorunlarına getirdiği özgün çözümlerden, yani kendine özgü tekniklerinden bahsedeceğiz.
- Çocukların kaydadeğer kısmının içsel bir dürtüyle başladıkları resim yapma deneyimini hangi aşamada ve neden bıraktığı üzerine konuşacağız. Bunda Avrupa Rönesansı’nda tesis edilen ve günümüzde de varlığını sürdüren görsel gerçekçilik anlayışının rolüne değineceğiz. Yine bu kapsamda, söz konusu anlayışın çocuk resmi ile yetişkin resmi arasında ne tür bir kopuşa neden olduğunu sorgulayacağız.
- Coğrafi keşiflerle başlayarak 19. yüzyılın ikinci yarısında doruk noktasına ulaşan Avrupalı halkların “öteki” halklarla tanışma ve kendini bu halklar üzerinden kendini yeniden tanımlama sürecini ele alacağız. Avrupalı halkların insanlık tarihinin yetişkinlik evresi, ilkel olarak nitelenen halkların ise çocukluk evresi olarak görülmeye başlamasından söz edeceğiz. Buna bağlı olarak gelişen, primitif resimler ile çocuk resimleri arasındaki benzerlikler üzerine kurulu geniş bir literatürden örnekler vereceğiz.
- İnsanlığın çocukluğu ve yetişkinliği arasına yerleştirilen halkların resim geleneklerini çocuk resmiyle olan benzerlikleri açısından konuşacağız. Minyatürden halk resmi geleneklerine, ikonalardan Uzak doğu resim geleneklerine uzanan bir yelpazede her bir geleneği çocuk resmiyle olan benzerlikleri bağlamında farklı bir meseleye odaklanarak tartışacağız.
- Örneğin, minyatür ile çocuk resmi arasındaki benzerlikleri “görsel gerçekçilik” ve “zihinsel gerçekçilik” ayrımı temelinde ele alacak, nakkaşların ve çocukların gördüklerini değil bildiklerini çizmesinden ne kastedildiğini anlamaya çalışacağız. İslam sanatına ve felsefesine de yer yer atıfta bulunacağımız bu bahiste farklı gerçekçilik anlayışlarının imkânını gündeme getireceğiz. Ayrıca, minyatür sanatının gerçekliği çocuksu bir şekilde algılayış ve yansıtış biçimi ile bu sanatın Osmanlı son döneminde modernleşme sürecinin de etkisiyle terk edilmesi arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışacağız. Bir de, bu sanatın tersine mühendislikle yeniden keşfinin ve yeniden yaygınlaşmasının dinamiklerini görmeye gayret edeceğiz.
- Benzer şekilde, çocuk resmi ve ikonalar arasındaki benzerliklerin anlamını ve mahiyetini sorgulayacağız. Çocuk resminde ve ikonalarda Rönesans resminden farklı olarak nasıl tekil öznenin bakışının egemen olmadığını, aksine resmin bakış üzerinde bir tür güç elde ettiğini soruşturacağız.
- Çocuk resmiyle farklı açılardan benzerlikler taşıyan bu ve benzeri geleneklerin “öteki” halkların modernleşme süreçlerinde küçümsenmesi, yok sayılması ve/veya terk edilmesini konuşacağız. Bu durumun çocukların yetişkinler gibi resim yapamadıkları için veya onlar gibi resim yapabilme arzusuyla çocuk resmini terk etmeleri ile olan koşutluğunu irdeleyeceğiz.
- Elbette bunların yanı sıra 19. yüzyılın sonlarından itibaren ve özellikle 20. yüzyılın başlarında yetişkinlikle eşleştirilen görsel gerçekçi anlayışa devrimci bir tavırla karşı çıkan, çocuksuluğu olumlayan ve hatta çocuk resmini sanatçıların ulaşmak için epey yol katetmesi gereken bir ideal olarak ortaya koyan akımlardan da söz edeceğiz. Bunların başında ekspresyonizm, kübizm, fütürizm ve soyut resim gelecek. Bu akımların çocuk resmi ve Rönesans sonrası Batı resmi kadar çocukluk ve yetişkinliğe yönelik bakış ve yaklaşımları nasıl ters yüz ettiğini de konu edeceğiz.
- Örneğin, kübizmde nesne ve figürlerin eş zamanlı olarak farklı açılardan resmedilmesi anlayışı ile çocukların çoklu perspektif kullanımı arasındaki çarpıcı benzerlikleri üç boyutlu dünyayı iki boyutlu kâğıt ya da tuval üzerinde resmetmeye ilişkin temsil sorunlarının çözümlenmesi temelinde konuşacağız.
- Benzer şekilde, karalamalarla resim yapma deneyimine ilk adımını atan çocukların bunlara farklı içerik ve anlamlar atfetmesindeki oyuncu tavırla soyut resim yapan yetişkinlerin kendi eserlerini anlamlandırmaya yönelik yaklaşımları arasında bir koşutluk olup olmadığını sorgulayacağız.
- Günümüzde sanatta ve gündelik yaşamlarımızda hangi temsil biçimlerinin hangi alanlarda egemen olduğunu soruşturacağız. Bu bağlamda özellikle 1920’lerde derin bir kırılma yaşayan görsel gerçekçilik anlayışının günümüzde ne ölçüde egemen olduğunu gündeme getireceğiz. Kimi çağdaş resimlere yönelik “Bunu çocuk da yapar” ifadesiyle özetlenebilecek, hâlen oldukça yaygın olan yaklaşım üzerinde duracağız. Bu bağlamda çocuk ve çocuksuluk üzerinden sanatın neliği üzerine yapılan tartışmaları ele alacağız.
- Pablo Picasso’nun “Her çocuk bir sanatçıdır. Mesele, büyüdüğümüzde sanatçı kalmaktır” cümlesinden hareketle çocukların içsel sanatsal güçlerini yitirmemeleri adına neler yapabileceğimizi konuşacak, ayrıca yetişkinler olarak sanatsal ve düşünsel yaratıcılığımızla yeniden buluşmak için çocuk resminden neler öğrenebileceğimiz üzerine tartışacağız.
Bu akış ve çerçevede yapacağımız tartışmalar soru ve katkılarla elbette daha da zenginleşecek. Çalışma sürecinde amacımız hem çocukluk ve çocuk resmi üzerinden sanat geleneklerine ve akımlarına yeni bir gözle bakarak buralarda derinleşmek hem de tersinden giderek sanat üzerinden çocukluğa ve çocuk resmine bakışımızı beraberce sorgulamak olacak. Ama en nihayetinde bu sayede hem tarihsel süreçte, hem de bireysel ve toplumsal hayatlarımızda büyük bir kopuş yaşayarak yabancılaştığımız çocukluğumuzla ve sanatçı güçlerimizle yeniden bütünleşmeye çalışacağız.
Öykü Terzioğlu Özer, Yürütücü
İşleyiş
- Bu çalışma canlı-online buluşmalarla sürdürülecektir.
- Buluşmalar 8 hafta boyunca, haftada bir gün, akşam saat 20.00’de Zoom üzerinden gerçekleşir.
- Buluşmaların ilk bölümü yürütücü Öykü Terzioğlu Özer’in sunumuna ayrılır, ikinci bölüm ise grup içi karşılaşma alanına açılır. İkinci kısımda sunumda açılan başlıklar ve çizilen çerçevede birlikte düşünme, derinleşme ve karşılaşmalar yaşamak üzere deneyim paylaşımı, soru-cevaplar ve katkılar sunulur, sohbet edilir.
- Her buluşmanın içeriğine yönelik kitap, makale, film ve belgesel önerileri, grup içi haberleşmeyi ve paylaşımı kolaylaştırmak için kurulacak WhatsApp grubunda paylaşılır.
Katılım Koşulları
Bu çalışmaya katılmak için bir ön okuma yapmanız ya da belli bir disiplinden gelmeniz şart değil. Aksine, ele alacağımız konularda hep beraber layıkıyla derinleşebilmek için çeşitliliğe ve görüş alışverişlerine çok ihtiyacımız var. Çünkü bu çalışma farklı disiplinlerin içerisinde buluştuğu, çok çeşitli bakış açılarını anlamaya yönelik bir çalışma olacak. Dolayısıyla herkes katılabilir; sadece deneyimleriniz, merak duygunuz ve açıklığınızla gelmeniz yeterli.
Başvuru Süreci
Bu çalışma yakında başvuruya açılacak. Aşağıdaki ön talep formunu doldurarak, kayıt önceliği elde edebilirsiniz. Çalışma başvuruya açıldığında duyurusu ilk olarak size ulaşacak. (O güzel gün geldiğinde info@artialan.com adresinden bir e-posta alacaksınız, lütfen spam kutunuzu da ara sıra kontrol etmeyi unutmayın.)